Konu küçümsenme olduğunda e-posta pazarlaması çevirimiçi flört ve iş arama hizmetleriyle birlikte başlarda yer alır. İster amatör ister profesyonel olsun bir e-posta pazarlamacısı olarak kendinizi devamlı reddedilmeye karşı duyarsızlaştırmanız gerekir. Çoğu e-posta teklifiniz -eğer tamamen gözardı edilmediyse- kibarca reddedilecektir.
Acı ama gerçek olan şu ki çoğu bülten aboneniz gönderdiğiniz her e-postayı açmayacaktır. En ateşli takipçileriniz bile... Bazı aboneleriniz sadece çok nadir olarak gönderdiğiniz e-postalara bakar ama yine de onlarla e-postanızın başlığını görecekleri yada onu silmek için duracakları kadar etkileşim şansınız vardır. Yani en azından e-postanızın farkına varırlar. Biliyorum çünkü ben de onlardanım.
Abonelerinize ilettiğiniz her e-posta çarpıcı olsun
Dünya kadar pazarlama e-postası alıyorum ve bunlardan çok çok azını açıyorum. Ama yine de söz konusu e-postaları ileten şirketlerle iş yapmaya devam ediyorum. E-postaları açıp bakmamda en azından kısmen konu başlıkları önemli rol oynuyor. E-postaların konu başlıkları alakasız görülebilir ama onların nihai mikro içerikler oldukları görüşündeyim.
Bir dakika, mikro içerik nedir?
Çoğu küçük işletme sahibi içerik pazarlamasının iyi bir fikir olduğunu düşünür. Bunlardan bazıları halihazırda içerik pazarlamasını kullanmaktadır bir kısmı ise kullanma planları yapmaktadır (spor salonuna üye olma planları gibi). Ama hangi kategoride olursa olsun hepsi işlerini geliştirmek ve mevcut müşterileriyle daha sıkı bir bağ kurmak için içerik pazarlamasının faydalı ve ekonomik bir yol olduğunda hemfikirdirler. Sadece bu iş zor görünmektedir.
İçerik pazarlaması adı üzerinde ‘içerik’ gerektirir ve çoğu küçük işletme sahibi içerik-yaratma makinesi değildir. İlham verici yoga dersleri verip, ağzınızı sulandıracak pizzalar yapabilir veya vergiler konusunda profesyonel ipuçları verebilirler ama kendilerini ‘yazar’ olarak düşünmedikleri için içerik pazarlaması onlara ürkütücü gelir. Blog yazıları, e-kitaplar, rehberler...Aman tanrım!
Ama işte size önemli bir gerçek: İçeriğin çok da büyük olmasına gerek yok. Az bir içerik de işinizi görür. Bilgi grafiklerini, sosyal medyadaki güncellemelerinizi yada az önce değindiğimiz e-posta konu başlıklarını düşünün...Kolayca dikkati dağılabilen bir topluluk için aslında mikro içerik en ideal içeriktir. Kısa, tatlı ve çoğu zaman mobil dostu.
Pazarlama e-postalarınızı açmayan kişilere ulaşmak
iPhone’umdaki Gmail hesabımı taradığımda her e-postayla ilgili birçok bilgi ediniyorum. Gönderenin adını, e-postanın konu başlığını ve belki de üst başlığı.
Altta son dönemde aldığım ve arkadaşlarımın aldığı (bazı) e-postaları ve onların konu başlıklarına verdiğim tepkileri göreceksiniz:
Gönderen: Gündoğarken
E-posta konu başlığı: Aytepe’de muhteşem kar yürüyüşü
Tepkim: Aman tanrım... Çocukları hâlen bir kez bile doğa yürüyüşüne çıkaramadığımıza inanamıyorum. Herhalde hayatlarını mahvediyoruz. Çocukken yürüyüş ve kamp ateşlerini ne kadar da severdim. Yapılacaklar listesine bunu da eklemeliyim.
Gönderen: Laura Vanderkam
E-posta konu başlığı: Sadece 1 dakika: Zamanımı nasıl kullandığımı takip etmekten öğrendiklerim
Tepkim: Sanırım bu “aslında düşündüğümüzden daha fazla boş zamanımız var” diyen şu yazardı. Mutlaka onun bu kitabını okumalıyım. Olduğunu fark etmediğim boş bir zamanımda..
Gönderen: Priceonomics Bloğu
E-posta konu başlığı: Hangi ülke en zalim turistlere sahip?
Tepkim: İlgi çekici konu başlığı diye buna denir. Priceconomics çalışanları gerçekten içerik pazarlaması dâhileri. Makaleler için bu kadar ilginç fikirleri nereden buluyorlar acaba?
Gönderen: Domino’s Pizza
E-posta konu başlığı: Aile eğlencesi için daha fazla zaman… Domino’s aile paketini keşfet!
Tepkim: Maçlar bu hafta başlıyor. Yemek yapmaya zaman olmayacak! Sevgili Dominos: Bu cömert teklifini kesinlikle kabul ediyorum...
Bu e-postaların hiçbirini açmamış olsam da tüm gönderenlerle, saniyenin onda biri kadar bir vakit de olsa, etkileşim içinde oldum ve pizzamı da ısmarladım. Yani...e-posta pazarlamacıları moralinizi bozmayın: e-postalarınızın açılma oranları her şey demek değil.
E-postalarınızı açmayan kişilerle iletişime geçmenizi sağlayacak araçlar
Bir e-posta pazarlamacısı olarak hedef kitlenizle –onlar e-postalarınızı açmasa bile- iletişime geçebilirsiniz. Gelen kutusuna düşen e-postalarınızı reklam gösterimlerinden çok farklı düşünmeyin. E-postalarınızı açmayan abonelerinizin dikkatini nasıl çekebileceğinizi düşünürken aşağıdaki üç aracı etki yaratmak ve önemli bilgileri onlara taşımak için kullanabileceğinizi unutmayın:
- E-posta konu başlıkları
- Gönderici adınız (E-postayı gönderen kişi, genelde markanız ama bazen de kendi adınız)
- E-posta üst başlığınız (Gelen kutusunda e-postanızın içeriğine ait genelde içeriğinizin ilk satırını oluşturan satır –eğer isteğe uyarlanmış bir HTML e-postasıyla özel bir tanımlama yapılmamışsa)
Etki yaratın veya etkinizi sağlamlaştırın
Açılmayan e-postalarla bile markanızın gücünü arttırabilirsiniz. Nasıl mı? “Gönderen” isminizde süreklilik sağlayarak. E-posta konu başlıklarınızı da, okuyucularınız tıklamasa bile, etki yaratmak için kullanabilirsiniz. Aşağıda bir markanın yaratmak veya sağlamlaştırmak isteyebileceği bazı etki örneklerini görebilirsiniz:
- Eşsiz ve acayip kıyafetler satıyoruz
- Lezzetli tarifler için bana güvenebilirsin
- Ebeveynlik tavsiyeleri için doğru adres benim
Bunlar sadece e-posta konu başlıkları değil. Aynı zamanda konu başlıklarınızla yaratabileceğiniz etkiler...
Önemli duyuruları yapın
(açılmayan) E-postalarınızı süreli teklifleriniz ve kampanyalarınız gibi süreli ve önemli duyuruları yapmak için de kullanabilirsiniz. İşte bu gibi duyurulara bazı örnekler:
- Bir dahaki şovum Cuma günü Etiler’de.
- Yarın tüm gün %50 indirimimiz var.
- Bugün konferansa kaydınız için son gün
İnsanlar e-postalarınızı açmasa da etkinliğinizden bir arkadaşlarına bahsedebilir veya daha fazla bilgi için web sitenizi daha sonra ziyaret edebilirler.
E-posta konu başlıklarını gelen kutusunda özel görünüme sahip olacak şekilde tasarlayın
E-posta pazarlamasının ana hedefi insanların e-postalarınızı açması, hazırladığınız içeriği uzun uzadıya sindire sindire okuması ve duyurularınıza kulak vermesi olsa da gerçek hayatta çok çok az kişi bile e-postanızı açıp okuyorsa kendinizi şanslı saymalısınız. Bu nedenle konu başlıklarınızı –e-postalarınız açılmasa bile- okuyucularınızla her defasında etkileşime geçmenize olanak verecek şekilde akıllıca yazın.